Yazar | : | Mümtaz Soysal |
Yayın Tarihi | : | 1997 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 95 |
Ölçü | : | 12 x 18 cm |
Yayınevi | : | Cumhuriyet |
Türkiye, sorunları çok bir ülke. Anlatmaya, çözüm yollarını saymaya kitaplar yetmez.
Ciddi sorunlar bunalımlara, patlamalara da dönüşe-bilir; ivedi çözümler gerek. Bunları olabildiğince çabuk ortaya koymak elbet gereklidir.
Ama Türkiye'nin geleceğini düşünmeye sorunlarla başlamak yanlış. Her gün birçoğu gereksiz, incir çekirdeğini doldurmayan, aslında sorun olmayan sorunlarla boğuşmak, bu topluma çok zaman kaybettiriyor. Böyle bir tutum, Türkiye'yi dünyanın temposundan uzak kalmaya, yarıştan düşmeye sürükleyebilir. Oysa Türkiye, başta en değerli varlığı gençlik olmak üzere, elindeki kaynakları değerlendirmek için yitirecek zamanı olmayan bir ülke. Bu ülkenin muhtaç olduğu, umuttur, geleceğe güvenle baka-bilmektir. Bunun için de, umudu ve güveni getirecek çıkış noktalarının yakalanması gerek. Sorunlar, ancak, insanları bu çıkış noktalarına götürecek vesileler olabilir.
Meclis'teki partiler, istenen umudu ve güveni vermiyor. Meclis dışındakiler ise, güçsüz.
Bu kitapçık, böyle bir umudu ve güveni yakalamak için hangi gözlemlerden kalkarak ne gibi ilkelere yönelmek gerektiğini belirtme amacını taşıyor.
Son yılların yaygın izlenimi, her yerde ve her şeyde genel bir çürüyüş izlenimidir. Bu izlenimi silmek ve Türkiye için yeniden dirilişin yolunu açmak, ancak çürüyüşe ilişkin doğru gözlemler yapmakla ve gözlemlerin ışığında toplumu dirilişe götürecek olan doğru ilkeleri belirlemek-
le başarılabilir. Zaten gözlenen durumların çoğu, bu ilkelere uyulmadığı için ortaya çıkmıştır.
İlkeler, elbet tek başlarına dirilişi gerçekleştirmeye yetmez.
İlke, sözcüğün kökeninden da anlaşılacağı gibi, "ilk" olarak gözönünde tutulması gereken doğru düşüncenin, davranış düsturunun özetlenişidir.
Öte yandan, dirilişe yönelmenin birinci koşulu, ilkeleri benimseyenlerin uygulayıcı iktidar gücüne erişmeleri ve bu gücü kullanırken benimsedikleri ilkelere uygun davranmalarıdır. İlkeyi benimsemek, her eylemde, her adımda ona harfi harfine uymak anlamına gelmez. İlke, doğrultu gösterir. Ama gerçekler ve zorunluluklar ilkelere uymayı zorlaştıracaktır.