8 Ağustos 1928 Perşembe günü Halkın ·Sözü gazetesi sahibi ve başyazarı Samim Rıza tam yazısını yazmaya oturduğu sırada, İstanbul Valisi Muhittin Bey'in kendisini telefonla aradığını söylediler. Vali'nin durup dururken kendisini araması olağan bir şey değildi. Muhittin Bey Samim Rıza'yı, Halk Partisi'nin o akşam Gülhane Parkı'nda düzenlediği bir şenliğe davet ediyor ve mutlaka katılmasını istiyordu. Samim Rıza böyle bir daveti biraz yadırgadı. Telefonda İstanbul'un yeni valisine; - Vallahi Muhittin Beyefendi, ben bu tür eğlence gecelerine pek meraklı değilimdir. Ama emrederseniz geleyim. Bu davetinizin özel bir nedeni var mı acaba, diye sordu. Vali Bey; - Evet efendim, diye karşılık verdi. Gazi Hazretleri geceyi şereflendirecekler, bütün başyazarların ve ünlü yazarların hazır bulunmalarını istediler. - Anlıyorum Vali Bey, bu durumda nasıl gelmem. Gazi Hazretleri'yle buluşmak benim için büyük bir mutluluk olur. Başka arkadaşlara da haber verdiniz mi? - Vereceğim efendim. Yunus Nadi Beyefendi'ye söyledim; zaten haberi varmış. Akşam'dan Necmettin Bey'e bildirdim, çok sevindi. Vakit'ten Asım Bey'i, Milliyet'ten de Mahmut Bey'i arayacağım. Belki Paşa Hazretleri kendilerine bilgi vermişlerdir, ama ben yine her birini teker teker aramak zorundayım. - Başka kimleri çağırdığınızı öğrenebilir miyim? - Elbette efendim. Ahmet Rasim, Celal Sahir (Erozan), Fazıl Ahmet (Aykaç) ve Ahmet Cevat (Emre) beylere haber verdim; çok sevindiler. - Vali Bey, bu söylediğiniz kişiler hep Latin alfabesiyle yakından ilgilenen dostlarımız. Demek ki Paşa Hazretleri bu konuda bir şeyler açıklamaya hazırlanıyorlar. - Ben de öyle sanıyorum Samim Beyefendi. Bu konu kaç haftadır gündemde. - Bu çok önemli bir konu Muhittin Bey. Hepimiz Paşa Hazretleri'nin izindeyiz. İnşallah konu gündeme gelir de bütün tutucuların sesi kesilir artık...

---