1475 yılında doğdu Mikelanj, 1564 yılında öldü. Tam doksan yıl! Ve hiç bir dakikası boş geçmeyen bir doksan yıl! Heykel, resim, mimarlık, mühendislik ve şiir planında binlerce yapıt: Hepsi birbirinden güzel binlerce yapıt! Hiç uzatmadan söylemek gerekiyor: Mikelanj, yirmi üç yaş büyüğü olan Leonardo da Vinci ile birlikte Batı Rönesans'ının iki en büyük temsilcisini meydana getirir. Leonardo, "doğanın büyülü aynası" diye adlandırdığı resmi, tüm sanat dallarının doruğuna oturtmaktaydı; kendi bilgi görüşünü oluştururken de, din problemine hiç yer vermemişti. Doğaya, doğanın gücüne ve güzelliğine inanıyordu. Buna karşılık Mikelanj'ın gözünde, sanatların en yücesi heykeldi ve resmi de tıpkı heykel gibi görüyordu Mikelanj. Rengi desene bağımlı kılmakta ve hacim duygusunu biçim kabartıları aracılığıyla vermeğe yönelmekteydi. Hepsinin ötesinde, Mikelanj için tüm sanatsal ve zihinsel uğraşıların temelinde ruhun kurtuluşu bulunmaktaydı. Özetlemek gerekirse: Leonardo, nesnel ve olumlu bilgi gibi yöntemsel ve teknik kurallar getirmeğe çabalarken, Mikelanj, insanın yazgı karşısında kapıldığı boğuntuyu dile getiren taşkın şiirler kaleme almaktaydı. Yeni Platoncu bir doğrultunun esinlediği bir tavırdır bu, Leonardo'nun bilimselciliğine karşılık. Ve bu tavır, gerek Sixtine kilisesinin tavanını süsleyen dev freskte (40 metre uzunluk, 13 metre genişlik ve tam yedi yıl süren zorlu ve çileli bir çalışma) olduğu gibi resimsel yapıtlarında, gerekse Davud ve Musa gibi heykellerinde açıkça ortaya çıkar…

---