Aydos'dan Sultanbeyliğ'ne Kent-Kale ve Fetih
Yazar | : | Dr. Ali İhsan Öztürk |
İsbn | : | 9786058974401 |
Yayın Tarihi | : | 2008 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 159 |
Ölçü | : | 20 x 26 cm |
Yayınevi | : | Sultanbeyli Belediyesi |
Her şehrin bir tarihi vardır mutlaka. Çünkü şehirler de insanlar gibi varlıklar olduklarına göre, mazisi olmayan, mazisini hatırlamayan şehirler, hafızası bulunmayan ve o hafızayı müktesebatıyla birlikte kullanamayan bir insan gibidir. Geleceği sağlıklı ve ufku belirgin olamaz. Her şehrin tarihi olmalıdır derken, suni bir şekilde tarih icat etmek değil, zaten var olan tarihin bilincinde olmak kastedilmektedir. Kentlerin tarihi incelenirken, bu kentin tarihinin nasıl başlayıp, nasıl geliştiğinden ziyade: Kentin tarihte ne gibi fonksiyonlar icra ettiğidir önemli olan.
Sultanbeyli ilçesi, İstanbul’un en geç yerleşim alanlarından biridir ve gelişiminin (büyümesinin) hızlı olması nedeniyle dikkatleri üzerine çekmiş bir bölgedir. Tarihî bir temeli olmadığı ileri sürülüp, yerleşim yeri olarak kabul edilmesi mümkün görünmeyerek, varlığıyla suç işlemiş bir kent olduğu izlenlml verilmek isteniyor. Böylece sürekli diken üstünde tutulmaya çalışılan ve gelişmesi sınırlanmak istenen bu kent, gerçekten, meskûn olma İhtimali bulunmayan bir yerde miydi? Bir iskân alanı olarak mazisi yok muydu? Bir neslin yetişme sürecini aşmayan bir dönemin ürünü olması mümkün müydü?
Yalnızca gerçekleri araştırma düşüncesiyle yola çıkıp, objektif olarak hareket edenlerin, Sultanbeyli’nin bunu hak etmediğini fark etmemeleri imkansızdır. Şehrin hemen üstünde, surlarıyla birlikte, tarihî bir kent merkezinin kalıntıları bulunmasına rağmen, bunu yok saymak nasıl mümkün olabilirdi?