Yazar | : | Uğur Mumcu |
İsbn | : | 9754780498 |
Yayın Tarihi | : | 1994 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 200 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Tekin Yayınevi |
Bahsi Geçen | : | Mehmet Ali Aybar |
Siyaset biliminin en çok tartışılan konularından biri Marksizm'dir. Bu tartışmaların herkesçe benimsenen bir sonuç ile noktalandığı söylenemez. Tartışma bugün de sürmektedir.
Bu tartışma, yalnızca Marks'ın yapıtları üzerinde değil, bundan daha çok. Marksizm'i benimsediklerini ileri süren kişi, parti ve rejimlerin Marksizmi yorumlayış biçimleri üzerinde yoğunlaşıyor. Böylece Marksizm adına çeşitli Marksist yorumlar ortaya çıkıyor. Birbiriyle çelişik savlar yine Marksizm adına savunulabiliyor.
Marksizm'in resmi ideoloji olarak kabul edildiği sosyalist ülkelerde de bu kuram, uygulayıcılarının adları ile -Marksizm - Leninizm- ya da -Mao-Zetung Düşüncesi- olarak adlandırılıyor.
Düşünce yasaklarının sürüp gittiği ülkemizde Marksizmi, Leninizmi ve Maoizmi özgün kaynakları ile incelemek pek kolay olmuyor. Yabancı dil bilenler, bu özgün kaynakları bulup, inceleyebiliyorlar.
Yabancı dil bilmeyenler, yasal baskılar nedeniyle bölük-pörçük çevrilen kitapları okumak zorunda kalıyorlar. Bu nedenle isteyen herkes bu kaynaklara inemiyor. Üniversitelerimizde bile Marksizm, birkaç sözcük ile geçiştiriliveriyor.
Marksizmi, yandaşı ya da karşıtı olmadan; öncelikle -bir siyaset laboratuarı konusu- olarak ele· almak ve değerlendirmek gerekir. Bilimde duygunun ve siyasal yargıların yeri yoktur. Bilim, nesnellik ve yansızlık arar.
Nasıl liberal düşünürler, burjuva demokratik toplumunun düşün ve esin kaynağı olmuşlarsa, Marks'la Engels de işte böyle sosyalist ideolojilere kaynaklık etmişlerdir. Marks'ı ve Engels'i tanımadan, 1917 Ekim devrimini incelemeden, ulusal kurtuluş savaşlarını yorumlamadan, bugün Güney Amerika'da ve Batı Avrupa'da yaşanan değişimleri değerlendirmeden bir sonuca varamayız.
Çağdaş uygarlık, dünya kültür mirasının doğal mirasçısıdır. Sosyalist kültür de bu mirasın ayrılmaz bir parçasıdır.
Bugün siyasal rejimler, çok kaba bir ayrımla "Burjuva Demokrasileri' ve "Sosyalist Demokrasiler' olarak ikiye ayrılıyor. Her iki rejim de Demokrasi sözcüğüne birbirlerinden çok ayrı anlam veriyorlar…