Milletlere yön vermiş, ışık tutmuş, onun kaderinde mühim rol oynamış kimselerin hatıraları, gelecek nesiller için elbette çok değerli birer tarihi, siyasi, sosyal ve kültürel vesika olmak özelliğine de sahiptir. Bu hatıralar, sadece devrin olayları etrafında dönse bile, erbabı, o hadiseler zincirinden devrin maddi ve manevi hayatına, tarihine, içtimai ve siyasi olaylarına, milli ve manevi değerlerine, hatta daha derinlere giderek, hadiseleri o yöne çeken sebeplere iner, kültür ve medeniyet hayatına ışık tutacak hükümler çıkarır. Kaldı ki bu hatıraları yazan büyük ustalar, derin nüfuz kabiliyetleri, engin bilgi, tecrübe ve tefekkür yüklü yorumlan ile bizim senelerce yanından geçip de görmediğimiz bir çeşmeden, bir mescitten, yoldan geçen bir satıcının sesinden, hatta bir ulu çınarın gölgesinden medeniyet tarihimizin derinliklerine yol bularak bizi geçmişe götürür, geçmiş, hal ve gelecek arasında kültür akışının devamlılığını sağlar. Böylece ne idik, ne olduk, ne olacağız sorulan, yüreğimizde ve kafamızda şekillenerek bizi memleket meselelerinin birer dava adamı haline getirir. İşte edebiyat, kültür ve iman hayatımızın temel isimlerinden olan Samiha Ayverdi de son senelerinde bilhassa 1985'den sonra daha çok hatıra, sohbet ve hikâye tarzında eserler yazmayı tercih etmişlerdir. Bu yazıların büyük kısmı Rahmet Kapısı ile başlayarak 1985-1990 yılları arasında altı cilt halinde neşredilmiştir. Enstitümüz, yazarın "ağaçta kalan son yapraklar" olarak isimlendirdikleri bu hatıralar zincirinin tamamlanması, elimizdeki bu kıymetli yazıların da kitaplaşması gerektiği inancındadır. Nitekim bu inancın bir gereği olarak, 2002 Nisanında Ratibe'yi 2003'de de elinizdeki İki Aşina'yı yayınlamış bulunmaktadır. Edebiyatımızda bilhassa İstanbul Geceleri ve Boğaziçinde Tarih adlı eserleri dolayısıyla "İstanbul yazarı" olarak tanınan Samiha Ayverdi'nin İstanbul ile ilgili hatıraları arasında Çamlıca'nın ayrı bir yeri vardır...

---