Yazar | : | Samiha Ayverdi |
Yayın Tarihi | : | 1964 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 287 |
Ölçü | : | 14 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | İstanbul Fetih Cemiyeti |
Meclis-i Maliye Reisi İbrahim Efendi'yi, vaktinde kim tanımazdı? 1909 senesinde o; seksen, kardeşi Hilmi Bey'in torunu ise dört yaşında bulunuyorlardı. Oyun ve eğlence zamanlarını, büyüklerin yanında geçirmekten hoşlanan bu küçük kız da, annesinin amcası olan İbrahim Efendi'yi herkes gibi tanıyordu. Hatta biraz herkesten de fazla.
Efendi, devrinin mühim simalarındandı. Onun için de kendisiyle dostluk, aşinalık ve ahbaplık kurmak, hatta komşuluk edebilmek bir şeref sayılırdı. Sonra da, hem ailenin en yaşlısı, hem de varlık ve dirlik bakımından en hatırlısı olması, çevresinin akraba ve aşina halkasını, usuli ve mecburi bir alaka ve tazim yarışında tutardı.
İbrahim Efendi, karısı öldükten sonra evlenmemiş, odalıklarının silik ve şahsiyetsiz mevcudiyetleri, kadın mevzuunda ona yetip de artmıştı.
Esasen efendi, hangi sahada olursa olsun, karşısında kuvvetli şahsiyete asla tahammül edemezdi. Ne iş hayatında ne dostları ve akrabaları arasında kendisini aşan, düşünce ve kararlarına mukavemet eden varlıkların tutunmasına meydan vermez, hemen bir kenara itiverirdi. Ama buna rağmen gene de yarı saygı yarı korku ile tahammül etmek zorunda kaldığı kimseler de yok değildi. Bunların başında, kendisinden on yaş küçük olan kardeşi Hilmi Bey gelirdi. Hilmi Bey, ağabeyisinin dillere destan serveti ve akıllar durduran saltanatlı yaşayışı karşısında, ezici bir sükûtla susar, buna rağmen, ailenin ve ananenin gerektirdiği hürmet ve itibarda da kusur etmezdi. Ancak, iki kardeşin tamamen ayrı istikamet takip eden hayat prensipleri İbrahim Efendi'yi, kendisinden on yıl sonra doğmuş olan bu küçük kardeşin karşısında hesaplı, hizalı, çekingen ve hatta saygılı bir tutuma zorlardı.
Hilmi Bey, kardeşinden sade yaşça küçük değil, mevkice de, İbrahim Efendi'nin maiyetinde Vezne Baş Mümeyyizi olan, orta halli bir İstanbul efendisiydi. Buna rağmen meslek ve cemiyet hayatının muhteşem ve mağrur İbrahim Efendi'si, yaşça da varlıkça da kendinden kat kat aşağı olan dürüst, mert, tok gözlü, tok sözlü Hilmi Bey'in manevi baskısı altında ezilmekten adeta yılardı...