"Yer' kavramının adalarda olduğu kadar net şekillendiği bir başka doğal ve coğrafi oluşum her halde yoktur. Kendiyle diğer her şey arasına suyu koyan, isterse dünyadan kopuk yaşayan, isterse bağlanan, bu özelliğinden dolayı karakteri kendine özgü olan bir "yer' olarak adalar... Ada cazibesinin sırrı acaba burada mı saklıdır? Öte yandan yer, belleğimizin demir attığı en büyük limandır da. Bu metafor dahi adalar bağlamında gerçeğe iyice yaklaşır. Bahçedeki erik ağacını, bayram ziyaretlerini, anne ya da baba oluşumuzu, komşumuzu, ilk ya da son işyerimizi ve martı seslerini hep "yer'leriyle anarız. Bu, anılarımızın gerçekliğine dair en önemli telkindir... Adalar Müzesi bu çağrışımlara yol açtığı gibi, insanı daha büyük bir "yer' atfıyla, İstanbul'la da, baş başa bırakıyor. Marmara'ya rağmen ne tarih ne de yaşam açısından Adalar'ı İstanbul'dan koparmak mümkün. Çağdaş anlamda bir kent müzesi ne sahip olmayan İstanbul'da, kentin tarihini anlatmak için bu özel yerden, Adalar semtinden yola çıkmış olmanın hem kentimiz hem de ardında kalıcı işler bırakmayı misyon edinen İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı açısından şanslı bir başlangıç olduğu kanısındayım. Yolumuz açık olsun, Yılmaz Kurt Genel Sekreter İstanbul 2010 AKB Ajansı

---